sarı kız

Author: pessoa / Labels: , ,


Evvel zaman içinde, bir mağaranın birinde, bir kocakarı varmış... Kocakarının bir sarı kızı, sarı kızın da bir sarı ineği varmış; sarı ineğin bir memesinden süt, bir memesinden bal akarmış... Sarı kız dersen, nar tanesi, nur tanesi, bu dünyanın bir tanesiymiş; yüzleri aydan aydın, gözleri kudretten sürmeli imiş, doğan aya : "ya sen doğ, ya ben doğayım" dermiş de başka bir şey demezmiş; hele öyle utangaç, öyle utangaçmış ki, "Sunam" desen , al al olur, yanağında güller açarmış... Güllerini dersen, bal bal olur, dudağından bülbül uçarmış...Ömründe kapıya, bacaya çıkmaz; ile güne görünmez; sarı ineğin sütünü içip balını emerek büyürmüş...

Günlerden bir gün aşağı "in"e ineğin yanına inmiş; balını emip, sütünü içecekmiş. Derinden derine bir ses duymuş, sese benzemiyen bir ses! Durmuş ve dinlemiş:

"Sarı kız, Sarı kız, gelmesine geliyorum: Ağlıyarak mı geleyim, çağlıyarak mı?"

Sarı kız kalbine inen, kanına karışan bu büyülü sesten öyle bir korkmuş, öyle bir korkmuş ki, büsbütün sararıp kazele dönmüş. Soluk soluğa gelmiş, kendini kocakarının kucağına atıvermiş. Ağlamış, ağlamış, ağlamış... Ağladıkça gözlerinden inci, mercan saçılmış...Sonra biraz durur, durulur gibi olmuş. O zaman ana kız başbaşa vermiş; durmuş ve düşünmüşler:

"in içinden gelen ses in sesi mi, cin sesi mi? Yok yoksa dev anasının sesi mi? Herhalde tekin değil bu." demişler demişler ama bir türlü dala konduramamışlar. Derken akşam olmuş, Sarı kız da yerinde duramaz, oturamaz olmuş; görünür, görünmez bir el kendisini çekiyormuş... İstemeye istemeye gene ine, ineğin yanına inmiş. Kulağına aynı ses çalınmasın mı?

"Sarı kız, Sarı kız; desen de geliyorum, demesen de; harlıyarak mı geleyim, gürliyerek mi?"

Kız kendini mi kaybetmiş, ne olmuş, nasıl olmuşsa : "Harlıyarak gel, harlıyarak!" demesin mi!

Vay sen misin diyen! Birden kayalar çatırdamış, sular çağıldamış; harlıyarak, çağlıyarak sarmışlar Sarı kızı.

Ne yaptılar onu, neylediler ona? Yalana borcum ne! biliyor muyum, bilmiyorum... Bir bildiğim, duyduğum varsa, Sarı kız saçlarının rengini, yüreğinin ateşini bu sulara vermiş ve sır olmuş; kocakarı ile sarı ineği de bir daha gören olmamış...

Ha işte, bizim dilde "Ilıca", sizin dilde "Kaplıca " dedikleri çermik suları bu yüzden sarı, bu yüzden sıcakmış. İmdi, "Arılık, duruluk, Sarı kız aşkına bir cum!" deyip de dalıp dulunmazsanız, bu şifalı sular, şifasını vermez. Üstelik sarı kızın saçları ağrı olur, sızı olur dolam dolam bir yerinize. Amanın deyim, siz siz olun da yüreğinize dolanmasın ha!

2 comments:

serrose dedi ki...

Blogunuza ilk defa geliyorum ve ilk bu yazinizi okdum birazdan digerlerine bakacagim ama merak ettigim su.Bu yaziyi siz mi yazdiniz yoksa alinti mi?
Ya da kulaktan kulaga gelen bir efsane mi cok merak ettim yaaa

serrose dedi ki...

Amanin nasil bir hata ettim ben :(((
masal blogu imis :s kusura bakmayin ne olur ben aldim cevabimi zaten etiketlerde de varmis :(

Popüler Yayınlar

Dost Sayfalar